
“Safer’de Uğursuzluk Yoktur” Dedi: Bir Zaman Diliminin Ardındaki Gerçekler
İslam öncesi Arabistan’da, aylar, günler ve doğal olaylar hakkındaki batıl inançlar, günlük yaşamın ayrılmaz bir parçasıydı. O günlerde, baykuşun ötmesi bir ölüm habercisi sayılır, bazı günler uğursuz kabul edilir ve en önemlisi, “Safer” diye bilinen bir durumdan dolayı insanlar korkuyla yaşardı. Bu “Safer” kelimesi, hem Hicri takvimin ikinci ayını ifade eder hem de o dönemde Arapların inancına göre, karın içinde dolaşan ve insana musallat olan bir hastalıktan kaynaklanan bir uğursuzluğu ifade ederdi. Bir zamanlar Peygamber Efendimiz’e gelerek bu inançlarını anlatan ve bu durumdan duydukları korkuyu dile getiren sahabeler olmuştu.
Peygamberimiz, onların bu batıl inançlarını duyunca, yüzünde tebessümle ama kesin bir dille bu yanlış düşünceleri reddetti. “Hastalıkların kendiliğinden sirayet etmesi yoktur, kuşlardan uğursuzluk çıkarmak yoktur, Safer ayının uğursuzluğu yoktur, baykuşun ötmesinde de bir uğursuzluk yoktur” buyurdu. O, inananlara, her şeyin Allah’ın takdiriyle gerçekleştiğini ve bir zaman diliminin kendi başına bir uğur ya da uğursuzluk getiremeyeceğini öğretti. Bu sözleriyle, asırlardır süregelen bir batıl inancı kökten söküp attı ve Müslümanlara, hayatın her anının Allah’ın kontrolünde olduğu gerçeğini hatırlattı.
Bu kıssayla da sabit olduğu üzere, Safer ayı hakkında halk arasında yayılan ve uğursuzlukla ilişkilendirilen tüm inanışlar, İslam’ın temel öğretileriyle çelişir. Hicri takvimin ikinci ayı olan Safer, İslam inancında diğer aylar gibi sadece bir zaman dilimidir. Ne kötü olayların ne de şanssızlıkların kaynağıdır. Bu yazıda, Safer ayının İslam tarihindeki gerçek yerini, batıl inançların kökenlerini, peygamberimizin tavsiyelerini ve bu ayın Müslümanlar için taşıdığı hakiki anlamı derinlemesine ele alacağız.
Safer Ayı ve İslam İnancı
Safer ayı, Hicri takvimin ikinci ayıdır. Muharrem ayının ardından gelen bu ay, kimi çevrelerce uğursuz ve şanssızlık getiren bir ay olarak görülse de, İslam alimleri ve sahih hadis kaynakları bu tür inançların asılsız olduğunu kesin bir dille belirtir. İslam inancında her ay, Allah’ın yaratması ve takdiriyle oluşmuş mübarek bir zaman dilimidir. Kur’an-ı Kerim’de veya sahih hadislerde, Safer ayının diğer aylardan daha uğursuz veya şanssız olduğuna dair hiçbir bilgi bulunmaz. Peygamber Efendimiz’in sözleri, bu konudaki en net kaynaktır.
Peygamberimiz, cahiliye dönemi Araplarının batıl inançlarına karşı çıkarak onlara şöyle buyurmuştur: “Uğursuzluk, kuşların uçuşundan, seslerinden veya Safer ayından kaynaklanmaz. Her şey Allah’ın takdiriyle gerçekleşir.” Bu hadis, İslam’ın temel felsefelerinden biri olan tevekkül ve kader inancını vurgular. Müslüman bir birey, her olayın Allah’ın izni ve bilgisi dahilinde gerçekleştiğine inanır. İyilik ve kötülük, aylar veya günler gibi zaman dilimlerine atfedilemez. Bir işin sonucunu belirleyen, zaman değil, Allah’ın takdiri ve kulun o işe olan niyeti ve çabasıdır.
Bu ayın en önemli tarihi olaylarından biri, Peygamberimiz Hz. Muhammed’in hastalığının bu ayda başlaması ve vefatının bu hastalığın seyrinde gerçekleşmesidir. Peygamberimizin son günlerinin bu ayda yaşanması, Safer’i Müslümanlar için hüzünlü ve manevi açıdan önemli bir ay yapar. Peygamberimizin vefatı Muharrem ayında gerçekleşen Kerbela Olayı gibi, Safer ayında da Müslümanlar için bir hüzün ve manevi yoğunlaşma vesilesidir. Ancak bu hüzün, ayın kendisinin uğursuz olduğu anlamına gelmez. Tam tersine, bu ay, Müslümanlar için Peygamberimizin hayatını, ahlakını ve sünnetini daha iyi anlama ve yaşama çabası için bir fırsattır.
Uğursuzluk İnancının Kökeni
Peki, Safer ayı ile ilgili uğursuzluk inancı nereden gelmektedir? Bu inanç, İslam öncesi cahiliye dönemi Arap toplumunun geleneklerinden kalmadır. O dönemde Araplar, bazı ayları ve günleri uğurlu ya da uğursuz kabul ederlerdi. Safer ayı da bu aylardan biriydi. Bu ayda yolculuğa çıkılmaz, evlilik yapılmaz veya önemli işlere başlanmazdı. Bu inancın bir başka kökeni de, Safer kelimesinin Arapçada “boş kalmak” anlamına gelmesidir. Savaşmanın haram olduğu ayların sona ermesiyle bu ayda evlerin savaşan erkeklerin gidişiyle boş kaldığı düşünülürdü. Bu durum, ayın kendisinin değil, o dönemin toplumsal koşullarının bir yansımasıydı.
İslam’ın gelişiyle birlikte bu tür batıl inançlar ortadan kaldırılmaya çalışılmıştır. Ancak zamanla, bu ayda yaşanan bazı acı olaylar veya toplumun genel psikolojisi nedeniyle bu tür inanışlar ne yazık ki yeniden ortaya çıkmıştır. Özellikle Kerbela Olayı’nın etkisiyle, Muharrem ayının hüznünün Safer ayında da devam etmesi, bazı çevrelerde Safer’in de uğursuz bir ay olduğu düşüncesini güçlendirmiştir. Bu düşünce, İslam’ın ruhuna aykırıdır çünkü İslam’da “şanssızlık getiren” diye bir zaman dilimi yoktur. Her an, kulun amel ve niyetine göre bir anlam kazanır.
Peygamberimiz’in hadisleri, bu konuda bize kesin bir rehberlik sunar. Başka bir hadisinde buyuruyor ki: “Göz değmesi haktır. Uğursuzluk yoktur. İyilik, üç şeydedir: at, kadın ve ev.” Bu hadis de bize, uğursuzluk kavramının gerçek olmadığını, aksine iyiliğin ne gibi durumlarda aranması gerektiğini gösterir. Atın faydası, kadının salih olması, evin ise bereketli olması gibi durumlar iyiliğe vesile olabilir.
Safer Ayı ve İbadetler
Safer ayı, diğer aylar gibi manevi kazançlar elde etmek için değerli bir zaman dilimidir. Bu ayda yapılması gereken özel bir ibadet olmamakla birlikte, tüm aylarda olduğu gibi namaz kılmak, oruç tutmak, Kur’an okumak, sadaka vermek ve dua etmek gibi ibadetler sevaptır. Özellikle Peygamber Efendimiz’in hastalandığı ve vefatına giden sürecin bu ayda başlamış olması, bu ayın manevi bir hassasiyetle anılmasını gerektirir. Müslümanlar için bu ay, Peygamberimizin hayatını, ahlakını ve sünnetini daha iyi anlama ve yaşama çabası için bir fırsattır.
Peygamberimizin tavsiye ettiği dualar, tüm zamanlarda olduğu gibi Safer ayında da Müslümanlar için önemli bir sığınak ve rehberdir. Özellikle batıl inançlardan ve uğursuzluk düşüncesinden arınmak için bu duaların okunması tavsiye edilir. Peygamberimiz, sıkıntıya düşen veya bir musibetle karşılaşanlar için Allah’a sığınma duaları öğretmiştir. Bunlardan biri şudur: “Allahümme innî eûzü bike mine’l-hemmi ve’l-hazeni, ve eûzü bike mine’l-aczi ve’l-keseli, ve eûzü bike mine’l-cübni ve’l-buhli, ve eûzü bike min galebeti’d-deyni ve kahri’r-ricâl.” Bu dua, kederden, üzüntüden, acizlikten, tembellikten, korkaklıktan, cimrilikten, borçların ağır basmasından ve insanların kahrından Allah’a sığınmak içindir.
Başka bir dua ise şöyledir: “Bismillâhi’llezi lâ yedurru mea’smihi şey’ün fi’l-ardi ve lâ fi’s-semâ’i ve hüve’s-semîu’l-alîm.” Bu duayı okuyan bir kişiye sabah akşam hiçbir şeyin zarar veremeyeceği rivayet edilir. Bu tür dualar, Safer ayının getirdiği söylenen batıl korkulardan arınmak için en etkili yoldur. Dua, kulun Allah’a olan tevekkülünü ve inancını pekiştirir.
Bu ayda, özellikle fakir ve ihtiyaç sahibi kimselere yardım etmek, yakınlarla ilişkileri sıcak tutmak ve toplumsal dayanışmayı güçlendirmek gibi güzel ahlakı yansıtan davranışlar teşvik edilir. Unutmamak gerekir ki, İslam’da en hayırlı amel, ne zaman yapıldığına bakılmaksızın samimi bir niyetle yapılanıdır.
Safer Ayı Hakkında Doğru Bilinen Yanlışlar
Safer ayı ile ilgili halk arasında yaygın olan ancak sahih temeli olmayan bazı inanışlar şunlardır:
- Uğursuzluk inancı: Safer ayında evlenmenin, yeni bir işe başlamanın veya yolculuğa çıkmanın uğursuzluk getireceği inancı tamamen batıldır. İslam’a göre, her işe başlarken Allah’a tevekkül etmek ve hayır dilemek esastır. Bir işin sonucunu belirleyen, zaman dilimi değil, Allah’ın takdiri ve kulun çabasıdır.
- Belaların yağdığı ay inancı: Bazı inanışlara göre, Safer ayında belaların ve musibetlerin çokça yağdığı düşünülür. Bu da İslam’ın kader ve tevekkül inancına aykırıdır. Belalar, her zaman diliminde yaşanabilir ve bunların Safer ayına özel olduğunu söylemek doğru değildir.
- Safer ayına özel namaz: Halk arasında “Safer ayının namazı” adıyla kılınan özel namazlar olduğuna dair inanışlar mevcuttur. Ancak bu namazın farz veya sünnet olduğunu belirten sahih bir kaynak yoktur. Bu, sonradan ortaya çıkmış bir bidat olarak kabul edilir.
- Safer ayında kan akıtmak: Bazı bölgelerde bu ayın uğursuzluğunu kovmak amacıyla kurban kesmek veya kan akıtmak gibi bir gelenek oluşmuştur. Bu da yine İslam’ın ruhuna aykırıdır. Kurban ibadeti, belirli günlerde ve Allah rızası için yapılır. Bir ayın uğursuzluğunu defetmek için kurban kesmek gibi bir anlayış İslam’da yoktur.
Safer ayının diğer aylardan bir farkı yoktur. Müslümanlar için önemli olan, her zaman dilimini Allah’a ibadet, dua ve güzel amellerle değerlendirmektir. Bu ay, uğursuzluklarla değil, Peygamberimizin hayatıyla, onun ahlakıyla ve onun sünnetini daha iyi yaşama gayretiyle anılmalıdır. Bu ayda da her ayda olduğu gibi, hayırlı işlere başlamak, evlenmek, yeni bir projeye adım atmak caizdir ve bu işlerin sonucu, aylar veya günler tarafından değil, Allah’ın takdiriyle belirlenir. Bu ay, İslam’ın temel öğretilerine dönme, batıl inançlardan uzaklaşma ve tüm zaman dilimlerinin Allah’ın bir nimeti olduğunu anlama fırsatı sunar. Müslümanlar için Safer ayı, bir hüzün ayı olmanın ötesinde, manevi bir derinleşme ve Allah’a daha yakınlaşma vesilesidir.